30 Eylül 2010 Perşembe

Barış Manço Facebook Sayfası

Barış Manço'nun Ardından

    Mehmet Barış Manço yalnız Doğukan'la Batıkan'ı değil, 7'den 77'ye bütün sevdiklerini yetim bıraktı, karlı bir İstanbul gecesinde ve de cüce şubatın ilk günü... Oysa, eşi Lale'yle elele yıllarca ne karlı dağlar aşmış, ne okyanuslar geçmişti, ‘‘Adam Olacak Çocuk’’ lar için...
Manço, şarkısında ‘‘Güz yağmurlarıyla bir gün göçtün gittin, inanamadık Gülpembe...’’ diyordu.
Söyledikleri aynen yaşandı. Hiç beklenmedik anda vefat ederek herkesi üzen Barış Manço için on binler 3 Şubat 2009 günü ayaktaydı; kalabalık ne salonlara, ne de sokaklara sığdı...

Hürriyet Gazetesi'nin 4 Şubat 1999 tarihli manşeti.
    Onbinlerce insanın elleri arasında şarkılarıyla uğurlandı Barış Manço... Sanatçıydı, halkın sevgilisiydi Barış, reyting canavarlarının olmasa da... Son günlerde sıkça tartışılan ‘‘sanatçı kimliği’’ tartışmasına acı bir nokta koydu Barış Manço: İşte halkın sanatçısı, sonsuzluğa alkışlarla uğurlandı...
Ani ve beklenmedik ölümü 7'den 77'ye herkesi üzen Barış Manço'yu sevenler, günlerdir ayrılmadıkları Moda'daki evinin önünü sabahın erken saatlerinden itibaren yine doldurdular.
İngilizler'in, Prenses Diana'ya layık gördüğü sevginin bir benzeri sergilendi. Ani ölümüyle herkesi üzüntüye boğan Barış Manço, son yolculuğunda on binleri bir araya getirdi.
Son 4 günde önemli şirketlerin telefon santrallarında, tüm radyolarda, lüks mağaza ve Akmerkez benzeri işyerlerinde Manço'nun şarkılarının çalınması da gerçek sanatçının farkının bir başka kanıtı oldu.
  DAĞLAR DAĞLAR'LA MÜZİĞE MERHABA
1 Ocak 1943 günü Üsküdar'da dünyaya gelen Barış Manço, 1 Şubat l999 günü Türk Hafif Müziği'nde büyük devrimler yapmış ve adını altın harflerle yazdırmış bir sanatçı olarak aramızdan ayrılıverdi.
İsmail Hakkı Bey ile Rikkat Uyanık Hanım, böyle bir evlada sahip oldukları için hep gururlandılar...
Derken Galatasaray Lisesi'nin yolunu tutttu. Klasik, disiplinli ve kültür dolu yatılı öğrencilik yılları onu bekliyordu. Çok başarılı bir öğrenci değildi. İkmaller ve Savaş ağabeyinin sopalarıyla liseyi bitirdi. Barış hep yakınırdı; ‘‘Hiç parçalanacak oyuncağım olmadı’’ diye.
Fakat o günlerin Manço'sundaki Güzel Sanatlar'a yatkınlık belirtileri kimsenin gözünden kaçmıyordu. Bir yandan resimler yapıyor, bir yandan da besteler üzerinde çalışıyordu. Derken 1963 yılında Belçika Kraliyet Akademisi'nin yolunu tuttu.
İstanbul'dan başka bir yer göremeden, otostop yaparak Belçika'ya gitti. Desen ve grafik sanatlar öğrenimi yaparak 1969 yılında mezun oldu. Bu öğrenimi sırasında İstanbul'la Brüksel arasında mekik dokudu. Bir keresinde ‘‘Hayırlı akrabalarım pederin vefatından sonra bir çöp bile bırakmamışlar bana’’ diye dert yanmıştı gülerek...
1960'lı yıllarda Türkiye'de Hafif Batı Müziğinde Hayati Kafe, Erol Büyükburç, Metin Ersoy fırtınası esiyordu. Barış da aklına koymuştu bu dünyanın içine girmeyi. 1970'in mart ayında yaptığı ‘‘Dağlar Dağlar’’ dört ayda 700 bin satınca müzik dünyasının içinde buldu kendini. Bu şarkıyı Keban'dan İstanbul'a minübüsle gelirken dağlara baka baka bestelemişti. Artık onun yolu Anadolu rock müziği üzerine olacaktı. Tatlı tatlı yarıştığı dönem arkadaşları, Fikret Kızılok ve Cem Karaca idi.
Barış Manço günümüze kadar bestelediği 200'ün üzerindeki şarkısıyla milyonların kalbine taht kurdu. Yalnız Türkiye'de değil, Japonya'ya kadar birçok ülkede popüler sanatçı oldu. Bu besteleri kendisine 18 altın ve bir platin albüm/kaset ödülü kazandırdı. Bu sarkılarının birçoğu Yunanca'ya, Bulgarca'ya, Arapça'ya, İbranice'ye, Japonca'ya, Farsça'ya çevrildi. Japonya'da iki CD'si yayınlandı.
  DÜNYAYI DOLAŞTI
    Barış Manço daha sonraları televizyon yapımcılığına el attı. Büyük birikiminden her yaş kuşağının yararlanmasını istiyordu. Biraz da seyyah olup, dünyayı gezmek vardı düşlerinde. Ekim 1988'de, TRT 1 Televizyonu'na o güne kadar benzeri yapılmamış bir program önerdi. ‘‘Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli’’ydi düşündüğü...
Yayına girdiği ilk gün milyonlarca izleyiciyi ekran başına toplayan ‘‘Barış Manço ile 7'den 77'ye’’, böylelikle onun bir başka yavrusu olacaktı, ölümünden birkaç ay öncesine kadar.
Program çekimleri icin oluşturulan TV ekibi, Ekvator'dan Kutuplar'a kadar yerküre üzerinde 150 değişik ülkeye giderek 500 bin km.'den fazla yol katetti. Bir başka deyişle, Barış Manço dünyanın çevresini 12 kez dolaşmış oldu.
Devlet başkanları, dünyaca ünlü şair, düşünür ve yazarlar, astronotlar, sporcular, süperstarlar da konuk olduklar Manço'ya. Bu program Türk Televizyonculuğunda ulaşılamamış pek çok rekoru da elde ederek ayrı bir başarıya ulaştı.
  DEVLET SANATÇILIĞINDAN ŞEREF MADALYASINA
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Devlet Sanatçısı, Ankara (1991)
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
Onursal Doktora, Ankara (1991)
SOKA ÜNİVERSİTESİ
Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1991)
BELÇİKA KRALLIĞI
Leopold II Şövalyesi Nişanı Brüksel, Belçika (1992)
FRANSIZ KÜLTÜR BAKANLIĞI
Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı Paris, Fransa (1992)
TÜRKMENİSTAN CUMHURBAŞKANLIĞI
Türkmen Vatandaşlığı Aşkabat, Türkmenistan (1995)
PAMUKKALE UNİVERSİTESİ
Onursal Doktora, Denizli (1995)
MİN-ON VAKFI
Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)
  NELER DEMİŞTİ?
‘‘Ülkemizdeki şöhret meselesine gelince... Amerikalı bir meslektaşımın lafını çok tutmuştum. 2000'li yıllarda herkes meşhur olacak ama sadece 15 dakika için...’’
‘‘Ben gerçek bir rocker'ım. Belki kimse farketmiyor ama hayatımı hep rock felsefesine göre yaşadım. Çok gezdim, çok gördüm ve gördüklerim sayesinde bilgimi arttırdım... Hep sordum, sorguladım...’’
‘‘Biz evde Lale'ye çocuklarla birlikte anne deriz... Çünkü o ben dahil hepimizin annesi... Ona çok şey borçuluyum.’’
‘‘Ben hiçbir zaman Japonya'da yaşamak istediğimi söylemedim. Bu çok komik... Evet bana pek çok olanak sunuldu ama ben ülkemi seviyorum ve buradan ayrılmayı da düşünmüyorum...’’
‘‘Yaşantımızın her dakikası programlıdır. Başka türlü bu tempo ayak uydurmak mümkün değil... Çalışmayı seviyorum, bu yaşam tarzımı da. Tek programlayamayacağımız şey ölümdür...’’

Yazan: Fikret Ercan, Hürriyet

Kaynak:http://www.barismancomix.com/onunardindan

Kronoloji

1943 İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi'nde doğdu.
1958 15 yaşındayken, "Kafadarlar" adlı ilk müzik grubunu kurdu.
1960 İkinci müzik grubu olan "Harmoniler"i kurdu.
1962 İlk 45'liğini çıkardı.
1963 Desen ve grafik sanatları eğitimi almak için Belçika'ya gitti.
1964 Fransa'da üç şarkılık sansasyonel bir 45'lik plak çıkardı.
1966 Paris'te iki yeni 45'lik plak daha çıkardı.
1969 Türkiye'ye döndü ve Mazhar Alanson - Fuat Güner ile birlikte "Kaygısızlar" grubunu kurdu.
1970 "Dağlar Dağlar" adlı şarkının sözlerini yazdı.
1971 Amasya'da askerlik yılları başladı.
1972 "Kurtalan Ekspres"grubunu kurdu.
1975 "Baba Bizi Eversene" adlı ilk ve tek sinema filmini çekti.
1976 Belçika'da Kurtalan Ekspres ile birlikte "Nick The Chopper" adlı albümünü çıkardı. Bu albüm tüm Avrupa'da büyük yankı uyandırdı.
1979 Yılın Erkek Sanatçısı, Yılın Bestecisi, Yılın Grubu ödüllerini aldı.
1981 "Sözüm Meclisten Dışarı" adlı albümün çıkması ile birlikte Barış Manço bir tutku haline geldi.
1983 Yılın en iyi pop müziği sanatçısı seçildi. Aynı yıl, "Kazma" adlı şarkısıyla Eurovision'a katıldı ve elendi.
1984 Türkiye'de, Belçika'nın reklamını yaptığı için müzik elçisi seçildi.
1988 30.Sanat Yılını, "Ful Aksesuar '88 Manço Sahibinden İhtiyaçtan" adlı albümüyle kutladı. Ayrıca, 7'den 77'ye adlı efsane tv programı yayın hayatına başladı.
1989 TRT tarafından yılın en başarılı pop müzik sanatçısı seçildi.
1990 "Darısı Başınıza" adlı albümü ile birlikte, başarılarının doruk noktasına ulaştı.
1991 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı Ünvanı'na layık görüldü.
1996 Japonya'da büyük bir konser vererek, "Live In Japan" adlı albümünü çıkardı.
1998 Aralık 1998'de 7'den 77'ye programının 378. bölümünü çekerek, Türk Televizyon tarihinde bir rekora imza attı. Bu, efsane tv programının son bölümüydü.
1999 "Mançoloji" albümünün çalışmalarına başladı. Ancak, "Ömrümün Sonbaharında" şarkısında dediği gibi, son şarkısını tamamlayamadan hayata veda etti.
 


Kaynak:http://www.barismancomix.com/kronoloji
                                                                  

Barış Manço'nun Sinema Hayatı

    Barış Manço'nun sinema hayatı, kısa sürelidir. Barış Manço, 1975'de ilk ve tek filmi olan "Baba Bizi Eversene"yi çevirmiş, sinema hayatına başlamış, aynı zamanda bu filmle de sinema hayatına son noktayı koymuştur.
Barış Manço, bu film ile, oyunculuğunun da en az şarkıcılığı kadar iyi olduğunu göstermiş, ancak nedendir bilinmez, başka film çevirmemiştir...

Baba Bizi Eversene

Barış Manço'nun, 1975'de çevirmiş olduğu ilk ve tek filmi "Baba Bizi Eversene"...
"Baba Bizi Eversene", komedi filmleri arasında özel bir yere sahip. Bunun sebebi, hem filmin konusunun ilginç olması, hem Barış Manço'nun tek filmi olması, hem de kadronun usta ve ünlü oyunculardan oluşması...
Filmde Barış Manço'nun bir çok şarkısının kullanıldığını görüyoruz. Filmin başlangıç ve bitiş şarkısı olarak "Nazar Eyle" seçilmiş. Ayrıca, filmin akışı içerisinde Barış Manço'dan direkt olarak ya da arkaplandan "Gamzedeyim", "Ben Bilirim", "Fairground", "Dere Boyu Kavaklar", "Acıh da Bağa Vir", "Bir Bahar Akşamı" gibi parçaları duyabiliyoruz. Filmin hareketli veya duygusal anlarında "Tavuklara Kışt De", "2023" ve "Vur Ha Vur"un da melodilerini duymak mümkün.



FİLMİN KONUSU
Mahir (Barış Manço), CIBA-GEIGY adlı dönemin ünlü ilaç fabrikasında satış temsilcisi olarak çalışmaktadır. Mahir, fabrikanın sahibi Fazıl Bey'in (Hulusi Kentmen) kızı Sevim (Meral Zeren) ile yıllar önce bir aşk yaşamışlar, fakat Fazıl Bey bu ilişkiye karşı çıktığı için kızı Sevim'i Avrupa'ya göndermiştir. Uzun bir sürenin ardından Sevim'in Türkiye'ye dönüşü, Mahir ile Sevim'in aşkını yeniden körükleyecek ve olaylar gelişecektir. Fazıl Bey, Mahir ve Sevim'in evlenmelerine karşı çıkmaktadır.
Bu arada, Fazıl Bey'in oğlu ve Sevim'in erkek kardeşi olan Erol (Sinan Ecer) ile birlikte olan Şermin (Serpil Nur), başkasından doğurduğu bebeği Erol'a getirir ve onun çocuğu olduğunu söyler. Erol paniğe kapılmıştır ve bebekten kurtulmanın yollarını arar. Bu sırada bir plan yapan Mahir-Sevim-Erol üçlüsü, bebeğin Mahir ve Sevim ikilisine ait olduğunu Fazıl Bey'e söylerler ve bu bebek sayesinde Fazıl Bey'in kendilerini evlendireceğini düşünürler. İşte tam bu noktada komik olaylar silsilesi başlar...
  FİLMİN KÜNYESİ
Adı: Baba Bizi Eversene
Yapım: Erman Film
Yapım Yılı: 1975
TV Telif Hakkı: Show TV, TGRT, TRT1
Sponsor: CIBA-GEIGY
Yönetmen: Oksal Pekmezoğlu
Senaryo: Ahmet Üstel
Kamera ve Foto Direktörü: Kenan Kurt
Renk Uzmanı: Türker Vatan
Montaj ve Senkron: İsmail Kalkan
Negatif Montaj: Mahmut Eskici
Sesleri Alan: Necip Sarıcıoğlu
Müzik: Barış Manço ve Kurtalan Ekspres
Prodüktör: Hürrem Erman
Stüdyo: Yeni Stüdyo
  OYUNCU KADROSU


Barış Manço

"Mahir"

1943, İstanbul / 1 Sinema Filmi

Meral Zeren

"Sevim"

1950, İstanbul / 75 Sinema Filmi

Hulusi Kentmen

"Fazıl Bey"

1911, Bulgaristan / 281 Sinema Filmi

Sinan Ecer

"Erol"

2 Sinema Filmi

Serpil Nur

"Şermin"

1958, İstanbul / 3 Sinema Filmi

Bilge Zobu

"Tamburi Sami Bey"

1932, İstanbul / 45 Sinema Filmi

Diler Saraç

"Nevin Hanım"

1937 / 131 Sinema Filmi

Ali Cağaloğlu

"Karhan"

1930, İstanbul / 25 Sinema Filmi

Feridun Çölgeçen

"Komser"

1911, İstanbul / 316 Sinema Filmi

Erdoğan Güz

"Topçu'nun Şoförü"

1 Sinema Filmi

Yaşar Şener

"Meyhaneci"

1926 / 74 Sinema Filmi

Mustafa Yavuz

"Meyhanedeki Müşteri"

1945, Isparta / 68 Sinema Filmi

Kaynak:http://www.barismancomix.com/sinema



Barış Manço'nun Televizyon Hayatı

    Barış Manço, yapabileceği her türlü işe el atmış, ve bunlarda da başarılı olmuştur. İşte bunlardan birisi de, onun televizyonculuğudur...
Bu bölümümüzde, Barış Manço'nun televizyonculuk hayatının ve televizyon programlarının ayrıntılarına ulaşacaksınız.
Barış Manço, yapmak istediği televizyon programlarını yıllarca planladı ve kafasında tasarladı. Ancak, dönemin TRT yönetiminden bir türlü olumlu yanıt alamamıştı...
    En sonunda televizyon projesini hayata geçirmek için Ekim 1988'de TRT 1 televizyonuna, o güne kadar benzeri yapılmamış bir program önerdi.
"Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli" olan ve yayına girdiği günden beri, milyonlarca izleyicinin ilgisini çeken ve ekran başına toplayan, "Barış Manço ile 7'den 77'ye" programı 1988 yılında doğdu.
"Barış Manço ile 7'den 77'ye", adından da anlaşılabileceği gibi tüm yaş gruplarına hitap ediyor ve kendi içerisinde özel bölümlerden oluşuyordu.
"Adam Olacak Çocuk" ile çocuklara, "İkinci Kahvaltı" ile büyüklerimize ve yaşlılara, "Dönence" ve "Dere Tepe Türkiye" ile yetişkinlere; dolayısıyla herkese hitap ediyordu.
Günümüzde bir hayli sevilen ve ilgiyle izlenen programlar listesinde başı çeken talk show'larda da, "4 X 21 Doludizgin" adı altında Barış Manço'nun imzası vardı.

Programların ayrıntıları:

Barış Manço ile 7'den 77'ye

 
    "Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli" olan ve yayına girdiği günden beri, milyonlarca izleyicinin ilgisini çeken ve ekran başına toplayan, "Barış Manço ile 7'den 77'ye" programı 1988 yılında doğdu.
"Barış Manço ile 7'den 77'ye", adından da anlaşılabileceği gibi tüm yaş gruplarına hitap ediyor ve kendi içerisinde özel bölümlerden oluşuyordu.
"Adam Olacak Çocuk" ile çocuklara, "İkinci Kahvaltı" ile büyüklerimize ve yaşlılara, "Dönence" ve "Dere Tepe Türkiye" ile yetişkinlere; dolayısıyla herkese hitap ediyordu.
Barış Manço ile 7'den 77'ye, TRT 1, TGRT ve atv'de yaklaşık 11 yıl boyunca yayında kaldı...
Barış Manço ile 7'den 77'ye'nin atv dönemindeki jeneriğini izlemek için tıklayın.


Barış Manço ile 7'den 77'ye'nin 1988'deki ilk logosu.
Barış Manço ile 7'den 77'ye'nin 1990'ların ortasındaki logosu.

Adam Olacak Çocuk

    Adam Olacak Çocuk, çocuklara yönelik bir söyleşi programıydı. Barış Manço, programlarda, katılan çocuklarla söyleşi yapar, öğütler verir, oyuncaklar dağıtır, şarkılar söylerdi. Ayrıca programa, ünlü şarkıcı ve sanatçıları da davet eder, eğlenceyi arttırırdı...
"10 PUAN 10 PUAN 10 PUAN", "Dişlerini fırçala, ıspanağını ye, arabada arka koltukta otur, teybin kırmızı kayıt düğmesine basma" gibi Barış Abi'mizin meşhur söz ve öğütleri, Adam Olacak Çocuk'ta hayat bulmuştu...
 
İkinci Kahvaltı

İkinci Kahvaltı, Adam Olcak Çocuk'un bir anlamda yaşlılara yönelik versiyonuydu. Barış Manço, tek tek dedelerimizi, anneanne ve babaannelerimizi sahneye alıp sohbet eder, onlarla şarkılar söylerdi.
Programın sonunda, yaşlılara kahve servisi yapılır, büyük kahve paketleri hediye edilirdi...
"7'den 77'ye" isminin gereği olarak hem Adam Olacak Çocuk, hem İkinci Kahvaltı gerçekten de "7'den 77'ye" ismine yakışır programlardı...

Dönence Dünya Turu

   Dönence Dünya Turu programında, Barış Manço ve ekibi, her hafta başka bir ülkeye gider, bu ülkeleri A'dan Z'ye tanıtırdı.
Bu program bir bilim ve gezi belgeseli niteliği taşıyordu. Barış Manço ve ekibi, bu programla birlikte 150 değişik ülkeye giderek, 500.000 km'den fazla yol kat etti...
Barış Manço, bu programda gezdiği mekanlarla hem kendisini, hem de izleyicilerini bilgilendirmiş, geliştirmiş ve yıllarca Türk izleyicisinin dünyaya açılan penceresi olmuştur...
Türkiye'nin tanıtımında da önemli rol oynayan Barış Manço, gittiği her ülkede kelimenin tam mânasıyla "Barış Elçiliği" yapmıştır.

Dere Tepe Türkiye

    Dere Tepe Türkiye; Dönence ile aynı özellikleri taşıyan, fakat Türkiye sınırları içerisinde yapılan gezilerin ve araştırmaların yer aldığı bir Türkiye Belgeseliydi...
Barış Manço, program çekimlerinde gittiği her şehirde ve yörede halkın büyük sevgisiyle karşılanır, o da bu sevgiye sempatik ve espritüel yapısıyla karşılık verirdi...
Dere Tepe Türkiye'nin ilk çekimleri 1988'de Artvin'de yapılmış ve Barış Manço yıllar içinde Türkiye'yi bir uçtan bir uca gezmiştir...

4 X 21 Doludizgin

    Barış Manço, günümüzün en çok izlenen program listelerinde başı çeken "talk show" programcılığına da el atmıştı...
TRT 1'de hafta içi saat 21:00'de ekrana gelen 4X21 Doludizgin, 7'den 77'ye programından ayrı olarak yapılıyordu.
Barış Manço, her programda farklı bir sanatçı konuğu ağırlıyor; güzel, seviyeli, esprili, eğlenceli ve hoş sohbetlere imza atıyordu.
4X21 Doludizgin'e katılanlar arasında, Aşkın Nur Yengi, Ayşegül Aldinç, Berkant, Özdemir Erdoğan, Cem Karaca, Cem Özer, Emel Sayın, Emrah, Gönül Yazar, Halit Kıvanç, Lale Mansur, Merve İldeniz, Muazzez Ersoy, Nurseli İdiz, Sezen Cumhur Önal, Orhan Gencebay, Turgut Özal, Semra Özal, Şener Şen, Seren Serengil, Sezen Aksu, Sibel Gökçe, Tayfun Duygulu, Yeni Türkü, Yıldırım Aktuna, Yonca Evcimik gibi hem dönemin hem de günümüzün ünlü simaları yer almaktadır...

 Kaynak:http://www.barismancomix.com/tv



                

Barış Manço'nun Müzik Hayatı

     Barış Manço, aileden gelen yetenekle çocukluğundan beri şarkı söylemeye meraklıydı. İlk grubunu 15 yaşında Galatasaray Lisesi'nde kurdu. İsmi Kafadarlar olan grupta Asaf Savaş Akad da müzik yapıyordu. Kafadarlar'dan sonra, Galatasaray Lisesi'ndeki ikinci grubu Haramiler'dir. Barış Manço, 20 Eylül 1963'de liseden mezun olduktan sonra üniversite eğitimi için önce Paris'e, sonra da Belçika'ya gitmiştir.
Manço, 1963-1971 yılları arasında Belçika'da Lemistgrees adlı bir grup kurar. Amerikalı, Belçikalı, İtalyan, Kuzey Afrikalı ve İngiliz müzisyenlerden oluşan bu grup ile çalışmaları iki yıl sürer. 1965 yılında Paris Olympia'da konser veren sanatçı, 1966 yılında da Paris'de 2 adet 45'lik çıkartmıştır.
1970'li yılların başında Türkiye'ye dönen Manço, Fuat Güner, Mazhar Alanson ile birlikte Kaygısızlar adlı grubu kurdu. O yıllarda Türkiye'de gelişen aranjman modasına karşı tepki oluşturanlar, Anadolu'ya yönelik pop folk türünde şarkılar üretiyorlardı. Bu yıllarda Barış Manço, Dağlar Dağlar ile büyük çıkış yaptı. Söz konusu plak, 4-5 ayda 700.000 sattı. Barış Manço, Dağlar Dağlar'ı Keban'dan İstanbul'a giderken otobüste dağlara bakarak bestelediğini söylemektedir. Dağlar Dağlar, Barış Manço'nun 10. plağıdır. Sanatçı'nın daha önceden çıkardığı Kars, Antalya ve Karadeniz türkülerinden oluşan plakları vardır. Manço, 1971 yılında Dağlar Dağlar ile Altın plak ödülünü Öztürk Serengil'in elinden almıştır.
     Bu yıllar aynı zamanda Barış Manço'nun görüntüsünün oturduğu yıllardır. Barış Manço'nun saçları uzundur, uzun otantik kıyafetler giyer, yüzükleri, bilezikleri ve kemerleri vazgeçilmez aksesuarlarıdır. O, hepimizden farklıdır; ayrıca en büyük ayrıcalığı, şarkılarını söylerken sürekli ellerini kullanmasıdır. 1970 yıllarında Manço-Moğol ortaklığı kurulur ancak bir yıl süreyle birlikte çalışırlar. 1971 yılı başlarında, Kurtalan Ekspres'i kuran Manço, aynı yılın Mayıs ayında askere gider ve Polatlı Topçu Okulu'nda topçu asteğmen olarak askerliğini yaparken müzik dünyasından da kopmamaya çalışır. Adını İstanbul'dan Güneydoğu'ya giden trenden alan Kurtalan Ekspres'in o yıllardaki kadrosunu Murat Ses, Nur Moray, Celal Güven, Özkan Uğur ve Engin Yörükoğlu oluşturmaktadır. Daha sonra Engin Yörükoğlu ayrılır yerine Caner Bora, Özkan Uğur'un yerine ise Ahmet Güvenç katılır.







    1974 yılında tekrar 3 yıl süre ile Belçika'da yaşayan Barış Manço, İngiltere'de long play çıkarmıştır. 1977 yılında Kurtalan Ekspres'in kadrosuna; Bahadır Akkuzu, Kılıç Danışman ve Oktay Aldoğan katılmıştır. 1981 yılında Oktay Aldoğan ayrılmış; yerine Serdar Ertürk ve Serdar Akatlar gelmiştir. Barış Manço, 1979 yılında "Yeni Bir Gün" adlı şarkısı ile yılın erkek sanatçısı ünvanını kazanmıştır. Bu şarkı ayrıca yılın bestecisi, yılın albümü ve yılın düzenlemesi ödüllerini de almışır.
1979 yılında Kurtalan Ekspres ile Anadolu turneleri sürerken, yurt dışında da televizyon programları yapar. 1980 yılında Altın Orfe'de Nick The Copper adlı şarkı ve "Ben Bir Şarkıyım" adlı Bulgar şarkısı ile altın madalya alır. 1981'de "Sözüm Meclisten Dışarı" der, 28-29 Ekim 1982 tarihlerinde Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika ve Hollanda'da televizyon programlarına çıkar. 1982 yılında önce Anadolu turnesi, daha sonra da Amerika konserleri ile büyük başarı elde eder. 1983 yılında Türk pop müziği dalında yılın sanatçısı seçilen Manço, 1983 yılında İsveç Stockholm'da bir konser, 3 radyo programı, 1 televizyon programı gerçekleştirdi. 1983 yılında Eurovision'a Kazma adlı parça ile katıldı, ancak elendi. Barış Manço, aynı yıl, "Estağfurullah Ne Haddimize" diyerek mütevazi davranmasına karşı olarak, 1984 yılında, "24 Ayar Manço" diyerek değerini ortaya koymuştur. 1984 yılında ise 3 parça ile katıldığı Eurovision şarkı yarışmasından finale kaldıktan sonra çekilir.
    15 Kasım 1984'de Almanya turnesi yaptı. 1985 yılında TRT için 30 Ağustos'da yayınlanacak solo programı, Ankara Seymenler Parkı'nda çekildi. Bu programda ilk kez hafızalı bilgisayar kullanıldı ve yine ilk kez bu konserde smokin giydi. 1985 yılı 17 Kasım'da İstanbul Şan Tiyatrosu'nda konser verdi. Bu arada Sinan Çetin'in yönettiği "14 Numara" adlı sinema filmi için film müziği yaptı. Aynı yıl Ankara'da, Ankara'nın başkent oluşunun yıldönümü kutlamaları nedeniyle bir gençlik konseri verdi. Belçika'da bir gazete, Barış Manço'yu, Türkiye'de Belçika'nın reklamını yaptığı için "müzik elçisi" ilan etti.
    Barış Manço, 1989 yılında Sezen Aksu ile birlikte en başarılı pop müzik sanatçısı seçildi. 16 Haziran 1990 tarihinde, Yugoslavya'da Kosova halk şarkıları festivaline katıldı. 20 Haziranda ise Leningrad'daki Kurtalan Ekspres; Özlem Yüksek, Yeşim Vatan ve Ufuk Yıldırım'dan oluşan vokal grubu ile birlikte ünlü rock gruplarının katıldığı "White Night" adlı rock festivaline katıldı. Barış Manço bu festivalde Kara Sevda ve Gülpembe'nin içerisinde olduğu 5 şarkı seslendirmiştir. Barış Manço bu festival ile ilgili yaptığı açıklamada müzik türünü, kökeninde hard rock ve heavy metal olmasına rağmen "Ağır Türk Müziği" diye adlandırmaktadır. Bu arada Sovyetler Birliği'nde Kara Sevda ve Domates Biber Patlıcan klipleri ilgi görmektedir. Aynı yıl, Kurtalan Ekspres ile birlikte Japon-Türk ilişkilerinin 100.yılı kutlamaları için konser vermiştir.
    Barış Manço'nun, Türk Pop Müziği tarihinde şarkıları dramatize edenlerin en önünde gelmesiyle de belli bir yeri vardır. 1973 yılında henüz Türkiye'de "video klip" diye bir kavram yokken, ilk klibini "Hey Koca Topçu" parçası için çekmiştir. Bu klipte, Kurtalan Ekspres, Asaki-i Mansure-i Muhammediye Tayfası olarak Yeniçerileriler kimliği ile, Mehter kıyafetleri giymiştir. Barış Manço ise, Mühedishane-i devri Hümayundan Mülazim-ı Evvel Barış Efendi olarak asker kıyafetiyle yer almıştır...
    Barış Manço, 1970'lerde 2000 yıllarını düşleyerek müzik yapmıştı. 2023 buna örnek bir parçadır. 1973 yılında yazılan şarkıya "2023" adının verilmesinin asıl nedeni, Cumhuriyetin 100. yıldönümünün 2023 yılına denk gelmesidir. Barış Manço'nun düşü, bu şarkıyı 2023 yılında bir senfoni orkestrası eşliğinde seslendirmekti. Barış Manço konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanmıştır: "80 yaşımdayken elimde bastonum, belki kolumda oğlum Doğukan, onun yardımıyla çıkarım sahneye ve senfoni orkestrasına 2023 çaldırmak en büyük ideallerimden biri olsa gerek..."

Kaynak:http://www.barismancomix.com/muzik

Barış Manço ve Hayatı

Barış Manço


Doğum adı Mehmet Barış Manço
Doğum 2 Ocak 1943(1943-01-02)
İstanbul, Türkiye
Ölüm 1 Şubat 1999 (56 yaşında) İstanbul, Türkiye
Tarz(lar) Anadolu rock
Progresif rock
Psychedelic rock
Alternatif Rock
Senfonik rock
Folk rock
Pop rock
Meslek(ler) Müzisyen, Şarkıcı, Besteci, Aranjör, Söz Yazarı,Oyuncu, TV Program Yapımcısı
Çalgı(lar) Vokal, Perküsyon, Piyano-Klavye, Gitar
Etkin yılları 1958-1999
Plak şirketi Sayan Plak, Harika Plak, Coşkun Plak, Yavuz & Burç Plakçılık, Emre Plak, Sony Music Columbia, Türküola
 Konya ovasında yaşayan Mançozade adlı büyük bir aile, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alması ile birlikte Rumeliye göç etmiş ve Selanik'e yerleşmiştir. Birinci Dünya Savaşı'na kadar Selanik'de yaşayan Mançozade ailesi, savaşın hayat koşullarını güçleştirmesi nedeniyle tekrar İstanbul'a göç etmiştir. Mançozade'lerden Mehmet Abdi bey İstanbul'da bir konağa yerleşmiş ve arkadaşının kızkardeşi olan Nimet Hanım'la evlenmiştir. Yıllar sonra Nimet Hanım, Barış Manço'nun "Gülpembe" şarkısının ilham kaynağı olacaktır...

Cumhuriyet devrimlerini yaşayan aile, soyadı kanunu ile birlikte "Mançozade" olan aile adlarını değiştirerek, "Manço" soyadını alırlar. Abdi bey ile Nimet Hanım'ın oğlu Hakkı Bey, Rikkat Uyanık ile evlenir. Hakkı Bey ile Rikkat Hanım'ın ikinci çocuğu 2 Ocak 1943 tarihinde doğan Mehmet Barış Manço'dur. Onlar, Barış Manço, Oktay Manço, Savaş Manço ve İnci Manço olarak dört kardeştiler.
İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında doğan Barış Manço, ailesinin savaşın bitmesine duyduğu özlem nedeniyle "Barış" isminin kendisine verildiğini söylemektedir. Dönemin Türk Sanat Müziği sanatçısı olan Rikkat Hanım ile Hakkı Bey, Barış 3 yaşındayken ayrılırlar. Babasının yanında büyüyen Barış Manço'nun çocukluğu Kadıköy'de geçmiştir. İlkokulu Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nda tamamlamış, daha sonra Galatasaray Lisesi'ne devam etmiştir. 10.sınıftayken babasını kaybeden Barış Manço, Galatasaray Lisesi'nden ayrılarak Şişli Terakki Lisesi'ne gitmiş ve oradan mezun olmuştur.
Barış Manço, aileden gelen yetenekle 2 yaşından itibaren şarkı söylemeye ve Ortaokul 2.sınıf öğrencisiyken de amatör olarak müzikle uğraşmaya başlamıştır. Liseyi bitirince 20 Eylül 1963 tarihinde, önce Paris'e, oradan da Belçika'ya ağabeyi Savaş Manço'nun yanına gider. Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim, grafik ve iç mimari okur. Lisede çok başarılı olmayan hatta müzik ve coğrafyadan ikmale kalan Barış Manço, bu okuldan çok iyi bir derece ile; okul birincisi olarak mezun olmuştur. Galatasaray Lisesi'nde başlayan müzik hayatı, Belçika'da da devam etmiştir...
Manço, 1969'da yurda döndüğünde, "Dağlar Dağlar" şarkısını yaptı. Bu şarkı, O'nun hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Aynı yıllarda görüntüsü değişmekte, müziği ve kıyafetleri ile bir ekol oluşturmaya başladı. Barış Manço, insan ilişkileri konusunda çok iyidir. Bağlantı kuramayacağı hiçbir canlı yok denebilir. Zaten daha sonraki yıllarda da yaptığı bir röportajında; "Kendimi, toplumla diyalog kuran bir iletişim aracı olarak görüyorum" diyecektir.
1971 yılında askerlik yılları başlayacaktır. Askerdeki ilk ayları; hem ani olarak askere alınması, diplomasına rağmen üniversite mezunu olmasının tartışılması, hem de saçlarının kesilmesi nedeniyle çok keyifli başlamadı. Askerliğini Polatlı'da Topçu asteğmen olarak yaptı. Askerliğin son ayları ise güzel dostluklar ve askeriyede bir dizi konserlerle üretken bir hale dönüştü.
Askerlikten sonra yine bir süre Belçika günleri araya girmektedir. Barış Manço, sıradışı kıyafetleri, takıları, enterasan el hareketleri ve şarkılarına çektiği klipler ile bizleri şaşırtmayı sürdürmeye devam eder. Sanatçı, görevinin biraz da şaşırtıcı şeyler yapmak olduğuna inanmıştı. Yıllar geçtikçe bu davranış ve biçimlerin onun özgün kişiliği olduğunu daha iyi anlayacaktık...
Barış Manço, 18 Temmuz 1978'de Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde Lale Çağlar (Manço) ile evlendi. Bu konuda da topluma örnek olmayı başaran Barış Manço, evliliğinde de İstanbul geleneğini sürdürdü. Bu evliliği, Lale Manço da 1998 yılında yaptığı bir röportajda "Barış içinde 23 yıl" diye tanımlıyor. Çiftin evdeki birliktelikleri, iş hayatında da devam etmiştir. Lale Manço, televizyon programlarına yönetmen ve yapımcı olarak imzasını atar. Bu beraberliğe, oğulları 19 Mayıs 1981'de Doğukan Hazar, 24 Temmuz 1984'de de Batıkan Zorbey katılır. Dünya çocuklarının Barış abisi, kendi çocuklarıyla da iyi arkadaş olduğunu söylemektedir. Yoğun iş programı çocuklarını ihmal etmesine asla neden olmamıştır.
Çocukları için en büyük öğüdü, yaptıkları işin en iyisini severek yapmaları gerektiğidir. Çocukları için tek kaygısının "adam gibi adam"lık konusunda olduğunu dile getiren Barış Manço, çocuklarının hangi mesleği yaparsalar yapsınlar, tornacı bile olabilirler ama kendi deyimiyle onlar için "Doğukan usta, öyle bir vida sıkar ki başka türlü sıkar" denmesini arzu ettiğini söylemektedir. O, doğu ile batının sentezini yapmıştı. O'na göre, doğunun herşeyi kötü, batının herşeyi iyi doğru bir kavram değildi. Oğullarına da Doğukan ve Batıkan isimlerini koyması, doğu ve batının barış içinde olması dileğinden kaynaklanmaktadır.
Barış Manço'ya göre, Türkiye'nin de bulunduğu konumun kesin bir sınırlaması yoktur. Türkiye, doğudan bakıldığı zaman batıda, batıdan bakıldığı zaman da doğudadır. Bu konudaki duygularını ise, Japonya konserinde 20.000 Japon'un Türk bayrağı çıkartıp sallamasından televizyon başındaki 60 milyon insanın gözyaşları içinde izlemesi gibi heyecanlandığını ve gurur duyması ile ifade ediyor. Barış Manço yabancı ülkelerdeki çalışmaları için yaptığı değerlendirmede, "Japonlar beni sahiplendiler, milyonlarca Japon konserlerime geliyor, CD'lerimi alıyor, Japonlar bende doğru birşeyler buluyor. Şarkılarımı didik didik inceliyorlar, onlardan konferanslar hazırlayıp televizyon programları yapıyorlar. Türkiye'de bunun onda biri yapılmadı. Belçikada ise, onların ülkelerini tanıttığım için Liege Prensliği onur ödülü verdiler. Törene limuzin ve dört eskort ile gittik. Belçika'nın en büyük gazetesi birinci sayfada yarım sayfa ayırdı. Türkiye'de ise 40 yıllık sanat yaşamımda baş sayfaya çıkamadım" gibi bir serzenişte bulunmuştu. Ne yazık ki yıllar sonra baş sayfada bulunma nedenin "vefat" olması çok hüzünlü bir durumdu...
Önemli olmaktan çok değerli olmayı tercih ettiğini söyleyen Barış Manço, duygusallığı, seçtiği bir yaşam biçimi olduğunu vurgularken, kendi deyimiyle kuzey kutbunu da asla kaybetmediğini de sözlerine ekliyor. Manço; Rus romantikleriklerinden, Korsakof, Musolski ve Çaykoski'den etkilenerek, evinin dekorasyonunda da romantik çağı, 19.yüzyıl sonu ile 20.yüzyılın başını yansıtan tarzı tercih etmişti.
Türkiye'deki en uzun ve en başarılı televizyon programlarını yaptı. 200'den fazla şarkısı O'na; 12 altın ve platin albüm/kaset ödülü kazandırdı. Şarkılarının bir bölümü Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Japonca, İbranice, Fransızca, İngilizce ve Flemenkçe'ye çevrildi. Her ülkede şarkıları çok sevildi. Kongo'daki 12-13 bin kişinin katıldığı konserde "Domates Biber Patlıcan"ı söylerken, Kongoluların koro halinde şarkıya eşlik etmeleri şarkının evrenselliği hakkında bilgi vermektedir. Bu konuya başka bir örnek de Mısır'da yaşanmıştı. Barış Manço, Mısır Televizyonu'nda canlı yayında Dağlar Dağlar'ı Arapça söylemişti, bu programın sonunda Mısırlılar sokağa döküldüğü gibi, program da defalarca tekrarlanmıştı.
En büyük arzusunun ansiklopedilerde yer almak olduğunu söyleyen ve "Barış Manço Müzesi" kurmak isteyen Manço, "20. yüzyılda yaşamış, o yüzyıla damgasını vurmaya çalışan bir Türk'üm, 20.yüzyılın Türk müziğini yapıyorum" demektedir. Müzik ve televizyon hayatında sayısız ödüller alan Barış Manço, 1991 yılında devlet sanatçısı ünvanı, yine aynı yıl Hacettepe Üniversitesi onursal doktora ünvanı, Uluslararası Teknoloji Ödülü, Japonya Uluslararası Kültür ve Barış ödülü, Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi nişanı, Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi nişanı, Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı; Türkmen Vatandaşlığı ödülleri kazanmıştır...
Barış Manço, 1999 yılında 31 Ocak'ı 1 Şubat'a bağlayan gece, geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata veda etmiştir. Ancak, bu büyük sanatçı bıraktığı eserler ile her zaman Türk Milleti'nin kalbinde yaşayacaktır...

 
Kaynak:http://www.barismancomix.com/hayathikayesi